aşkımız bir gün uçup giderse aramızdan sevgilim sırt çantalı bir duman gibi bir melekle çarpışan kelebeğin kanadından dökülen toz bir çağlayanda sürüklenen bir dal parçası gibi istemediğimiz yerlere giderse aşkımız sevgilim yalnızca kanatlarına güven kendi yarattığımız boşluğun ucunda sıkı sıkı tuttuğumuz bir kapı koludur yaşam ve aşk, en derin kuyumuza düşen keman yürüdüğümüz yollar daralırken çökerken altımızdaki merdivenler sevgilim yalnızca kanatlarına güven sevdalılar bilir bir kuş yağmurudur ilkbahar sevmeyi beceremeyenlerin koyduğu yasaklar çözülüp gider çocuk gölgelerinde yazın ve ağzımızın içinde dağılır aşk sapsarı bir şeker gibi erirken sonbahar bitmeyen bir kıştan söz açılırsa sevgilim sevgilim yalnızca kanatlarına güven elimi uzattığımda sana gemileri göstermek için dümende kan kokusuyla bayılmış bir kaptan ateşin yüreğine sürüklenen bir ülke ufukta ve çekirge sürüleri yolcu bavullarından çıkan sevgilim dökülürken tüyleri savaş uçaklarına çarpan güvercinlerin her gün değişen atlasların içinde tara saçlarını ve yalnızca kanatlarına güven götürürlerse bir gün beni ellerim iplerle bağlı şiirlerimin bilmediği yerlere ve hiç kimsenin alnımdan fırlayacak göçmen bir kuş gibi dur dünyanın paslanmış sırtında ve bensizliğe havalanırken korkma sevgilim sevgilim yalnızca kanatlarına güven |
Akgün Akova |
28 Ağustos 2010 Cumartesi
Yalnizca Kanatlarina Guven
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder