Şu filmlerde, dizilerde hediye verilen mücevheri görünce yüzü şekilden şekile giren, adeta hayatının orgazmını yaşayan kadınlar var ya..illet oluyorum o modele..Hayatımda herhangi bir mücevher, değerli (?) taş vs. gördüğümde öylesine kendimden geçmişliğim yoktur. Olamaz da..Allahtan "Seninki hala tek taş almadı mı? Kaç kırat olsun, kaç ayar güzel gözükür..vs" sohbeti yapan arkadaşlarım yok. Olsa, ayı kovalıyo gibi kaçarım onlardan..dinlenir dinlenir kaçarım...
Al sana tek taş!
Hayatımda aldığım en güzel hediye neydi diye düşünüyorum..Biri hosteslik yaparken uçuştan yorgun argın döndüğümde evde bulduğum "zeytinyağlı fasulye ile pilav" dı. Perdeciler ölçü almaya gelecekler diye evin anahtarını bir arkadaşa verip uçuşa gitmiştim. Döndüğümde mutfak tezgahının üzerinde dünyanın en anlamlı hediyesi duruyordu...Bedeni yoran ve uykusuzlukla mücadele gerektiren işler yapanlar bilir; eve gelirken karnınız açtır ama yemek yapmayı bırakın duş almak bile o kadar zor gelir ki, kendimi toprağa gömeyim de teyemmüm edeyim bari dersiniz. Sonra bir bakarsınız ki biri hiç de mecbur olmadığı halde, sırf siz mutlu olasınız diye bir şey yapmış. (Üstelik yemek yapmaktan anlamayan erkek kişiydi o arkadaşım.) Herhalde o iki tabağı gördüğümde bende de bahsettiğim o orgazma ulaşmış kadın ifadesi oluşmuştur.
İkincisi de bu sene arkadaşımın benim için hazırlayıp yolladığı 9 sezon Seinfeld DVD Setiydi. Torunlarıma fln miras bırakırım artık ..o derece değerli benim için...
Birine aldığınız hediye, onu ne kadar tanıdığınızı (ya da ne kadar az tanıdığınızı) gösterir.
Onu neyin mutlu edeceğini tahmin etmek , neyi görmek/yaşamak ihtiyacında olduğunu bilmektir önemli olan, Kaç lira harcadığın, nereden getirttiğin vs. değil...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder